DEVAM: 48- TEN'İM'DEN
UMRE'NİN İHRAMINA GİRMEK BABl
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ
شَيْبَةَ.
حدّثنا عَبْدَةُ
بْنُ
سُلَيْمَانَ
عَنْ هِشَامِ
بْنُ
عُرْوَةَ،
عَنْ
أَبِيهِ،
عَنْ عَائِشَةَ؛
قَالَتْ:
خَرَجْنَا
مَعَ رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم فِي
حَجَّة
الْوَدَاعِ.
نُوَافِي
هِلاَلَ ذِي الْحِجَّةِ. فَقَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم ((مَنْ
أَرَادَ
مِنْكُمْ
أَنْ يُهِلَّ
بِعُمْرَةٍ،
فَلْيُهْلِلْ.
فَلَوْلاَ
أَنِّي
أَهْدَيْتُ
لأَهْلَلْتُ
بِعُمْرَةٍ)).
قَالَتْ:
فَكَانَ مِنَ
الْقَوْمِ
مَنْ أَهَلّ
بِعُمْرَةٍ.
وَمِنْهُمْ
مَنْ أَهَلَّ
بَحَجِّ.
فَكُنْتُ
أَنَا
مِمَّنْ
أَهَلَّ بِعُمْرَةٍ. قَالَتْ:
فَخَرَجْنَا
حَتَّى
قَدِمْنَا مَكَّةَ.
فَأَدْرَكَنِي
يَوْمُ
عَرَفَةَ وَأَنَا
حَائِضٌ،
لَمْ أَحِلَّ
مِنْ
عُمْرَتِي. فَشَكَوْتُ
ذلِكَ إِلَى
النَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم فَقَالَ
((دَعِي
عُمْرَتَكِ،
وَانْقُضى
رَأْسَكِ،
وَامْتَشِطِي،
وَأَهِليِّ بِالْحَجِّ)). قَالَتْ:
فَفَعَلْتُ.
فَلَمَّا
كَانَتْ لَيْلَةُ
الْحَصْبَةِ،
وَقَدْ قَضَى
اللهُ حَجَّنَا،
وأَرْسَلَ
مَعِي عَبْدَ
الرَّحْمنِ
ابْنُ أَبِي
بَكْرٍ،
فَأَرْدَفَنِي
وَخَرَجَ
إِلَى
التَّنْعِيمِ.
فَأَحْلَلْتُ
بِعُمْرَةٍ.
فَقَضَى
اللهُ
حَجَّنَا وَعُمْرَتَنَا،
وَلَمْ
يَكُنْ فِي
ذلِكَ هَدْيٌ
وَلاَ
صَدَقَةٌ
وَلاَ صَوْمٌ.
Aişe
(r.anha)'dan; şöyle demiştir: Biz, Zilhicce hilal'i (nin görüleceği) ne
yakalşmış (yani zilkadenin sonuna beş gün kalmış) iken Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in beraberinde (veda haccı) yolculuğuna çıktık. Somra
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sizlerden kim umre niyetiyle ihram'a
girmek isterse (öyle) ihram'a girsin. Kurbanlığımı sevketmiş olmam olmasaydı
ben bir umre niyetiyle ihram'a girecektir.» Aişe (r.anha): Bunun üzerine
(sadece) umre niyetiyle ihram'a girenler oldu. Hac niyetiyle ihram'a girenler
de oldu. Ben umre niyetiyle ihram'a girenlerdendim.
Aişe : Sonra biz
(mikattan) yol'a çıktık. Nihayet Mekke'ye vardık. Ben arefe gününü hayızlı ve
umre'nin ihramından çıkmamış olarak idrak ettim. Sonra durumumu Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e arz ettim, dedi. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem): «Sen umre'ni bırak, saç örgülerini çöz, saçını tara ve hac'ca
niyetlen,» buyurdu.
Aişe dediki: Ben
de yaptım. Sonra Hasbe (yani hasbeye
inilme gecesi olan zilhicce'nin14.) gecesi olup Allah haccımızı tamamlatınca,
Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Abdurrahman bin Ebi Bekr'i benim
beraberimde gönderdi. Abdurrahman beni devesinin arkasına bindirip Ten'im'e
çıktı. Ben (orda) umre niyetiyle ihram'a girdim. Böylece Allah bizim haccımızı
ve umremizi tamamlattı. Bu işte ne kurban vardı, ne sadaka nede oruç, dedi.
AÇIKLAMA: Aişe (r.anha)'nın ilk hadisini Buhari, Müslim. Ebu Davud. Nesai ve
Beyhaki de rivayet etmişler. İkinci hadisi ise Tirmizi hfl,riç Kütüb-i Sitte
yazarlarının hepsi benzeri cümlelerle rivayet etmişlerdir.
Her iki hadiste
sözü geçen "Ten'im" Mekke'nin kuzey tarafından ve Mekke'ye 6 km. lik
mesafede bir yerin ismidir.
Mekke ile
Medine yolu üzerinde bulunan bu yer Harem-i Şerif mıntıkasının dışında olduğu
için Mekke'de umre ihramına girmek isteyenler buraya çıkıp ihramlanırlar. Çünkü
Harem-i Şerif mıntıkasının sınırlarından Mekke'ye en yakın burasıdır.
BİRİNCİ
HADİSTEN ÇIKAN HÜKÜMLER
1. Adam mahremi
olan bir kadınla yolculuğa yalnızca çıkabilir ve onu terkiyesine bindirebilir.
2. Mekke'de bulunan
bir kimse umre niyetiyle ihrama girmek istediği zaman Mekke-i Mükerreme harem'i
sayılan mıntıka içinde ihrama giremez. Bu bölgenin dışına çıkmak zorundadır.
Anılan bölgenin dışına "Hill" ismi verilir. Hill ismi verilen
mıntıkalardan birine çıktıktan sonra orada umre'ye niyetlenip ihramlamr.
UMRE'NİN
İHRAMINA GİRMEK İÇİN ''TEN'İM'' iSMi VERİLEN YERE GİTMEK MECBURİ Mİ?
Hanefi alimler
Malik, Şafii ve Ahmed: Umre niyetiyle ihramlanmak için mutlaka Ten'im denilen
belirli yere gitmek zorunluğu yoktur. Harem-i Şerif mıntıkasının dışında kalan
herhangi bir yerde ihramlanmak caizdir. Bu husüsta Ten'im ile başka semtler
arasında bir fark yoktur. Ten'im, Mekke'ye yakın olduğu için Resül-i Ekrem
(s.a.v.) Aişe (r.anha)'nın buraya gidip ihramlanmasını emretmiştir, derler.
Aişe
(r.anha)'nın ikinci hadisine göre Resül-i Ekrem (s.a.v.) ve sahabiler Veda
haccı yolculuğuna Zilhicce ayı girmeden ve buna yakın bir zamanda çıkmışlardır.
Aişe (r.anha)'nın 2981 nolu hadisinde onların Zilkade ayının bitimine beş gün
kala yola çıktıkları ve Cabir (r.a.)'ın 2980 nolu hadisinde Zilhicce ayının
dördüncü günÜ Mekke'ye vardıkları bildirilmiştir.
Yine bu hadise
göre Resul-i Ekrem (s.a.v.), arkadaşlarını hac veya umre niyetiyle, ya da her
ikisine niyetlenmek suretiyle ihrama girmek hususunda serbest bırakmıştır.
Hacc-ı
Temettü'ün, yani mikat'ta yalnız umre niyetiyle ihramlanıp, umre menasiki
bitince ihramdan çıkmak ve bayrama yakın günlerde hac niyetiyle ihramlanıp hac
menasikini ifa etmek şekli, Hacc-ı Kıran ve Hacc-ı İfrad şekillerinden daha
üstün, daha faziletli olduğunu söyleyenler Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in bu
hadisteki "Kurbanlığımı Mekke'ye sevketmiş olmam olmasaydı ben hacsız bir
umre niyetiyle ihramlanırdım" buyruğunu delil gösterirler. Bu hususla
ilgili gerekli bilgi Hacc-ı İfrad ve Hacc-ı Kıran'a ait bablarda verilmiştir.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in Aişe'ye; "Sen umreni bırak, başından saç örgülerinil çöz ve
saçlarını tara" emri iki şekilde yorumlanmıştır: Hanefiler'e göre bunun
manası: Sen umre'ye ait ihram ve niyeti bırak, saç örgülerini çözüp tara,
şeklindedir. Çünkü taramak saç tellerinin dökülmesine sebebiyet verebilir. Bu
durum ise ihramlı kimse için yasaktır. Şu halde kasdedilen mana umre ihramından
çıkmak ve yalnız hac niyetiyle ihramlanmaktır. Aişe böyle yapmış ve hac işini
bitirdikten sonra Ten'im'den tekrar ihramlanarak ettiği umre kaza umresidir.
Yani bayramdan önce yarıda bıraktığı umre'ye bedel ve kaza olarak bayramdan
sonra umre etmiştir.
Anılan cümle bu
şekilde yorumlanınca çıkan hüküm şöyle olur: Kadın hac mevsiminde umre
niyetiyle ihramlanıp henüz umre tavafı etmemiş iken aybaşı adetine başlarsa,
umre niyetini ve ihramını bırakıp hac niyetiyle ihrama girebilir. Bu takdirde
kadın hac işini tamamladıktan sonra umresini kaza eder.
Cumhur, Malik,
Şafii ve Ahmed'e göre: Anılan cümleden maksad umre'ye ait niyet ve ihrarnı
bırakmak değil, tavaf, sa'y ve saç kısaltmak gibi umre ile ilgili işleri
bırakmak ve hacca da niyetlenmek suretiyle Hacc-ı Kıran etmektir. Umre üzerine
haccı eklemek alimlerin icmai ile sahihtir. Anılan cümle böyle yorumlanınca
çıkan sonuç şudur: Aişe (r.anha) başladığı umresini bozmamış, um re niyetine
hac niyetini de eklemiş ve böylece hac ve umre menasikini birlikte yürütmüştür.
Anılan cümleden çıkan hüküm de şudur: Hac aylannda umre niyetiyle ihramlanan
kadın henüz umre tavafını etmemiş iken aybaşı adetini görünce ve Arefe gününe
kadar teIl\izlenip umre tavafını ikmal etmekle hacc'a başlaması işi tehlikeye
düşerse, yani hay ız halinin bayrama kadar devam etmesi tehlikesi varsa hemen hac
niyetini umre niyetine ekler ve böylece Hacc-ı Kıran'a başlamış olur.
Hadiste geçen
"Hasba" gecesi Nevevi tarafından da ifade edildiği gibi Zilhicce
ayının on dördüncü gecesi, yani kurban bayramınin dördüncü gününü beşinci
gününe bağlayan gecedir. Bu geceye "Hasba" gecesi isminin verilmesi
sebebi şudur: Resul-i Ekrem (s.a.v.) ile sahabileri Veda haccı işini bitirince
Mina'dan dönüşlerinde Mina ile Mekke arasında bulunan Muhassab denilen semtte
konaklanıp geceyi orada geçirdiler.
Aişe (r.anha)
hadisin son kısmında belirttiği gibi Hasba gecesi olunca Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in emriyle kendi kardeşi olan Abdurrahman (r.a.) ile beraber Ten'im
denilen yere gidip umre niyetiyle ihramlamr ve dönüp umre menasikini ifa eder.
Böylece hac ve umre işlerini ikmal etmiş olur.
Hadisin
sonundaki; "Umre'yi yanda bırakıp hacca ihramlanmak işinde ne kurban, ne
sadaka, ne de oruç vardı" cümlesi, hadisin zahirine göre Aişe (r.anha)'nın
sözüdür. Fakat Müslim ' in bir rivayetinde bu cümle ravi Hişam bin Urve'nin
sözü olarak görülür. Bu itibarla sünenimizdeki rivayeti de böyle yorumlamak
uygun olur. Yani yukardaki cümle HiŞam'ın sözüdür.
Kadı i yaz bu
cümle ile ilgili olarak şöyle der: Bu cümle Aişe (r.anha)'nın Hacc-ı İfrad
ettiğine, ne Hacc-ı Kıran, ne de Hacc-ı Temettü etmediğine delildir. Çünkü bu
son iki şekilde edilen hac nedeniyle kurban kesme vacibliği hususunda icma
vardır. Ancak Davud-i Zahiri, Hacc-ı Kıran'da kurban olmadığını söylemiştir,
qer.
Tekmile yazarı,
Kadı iyaz'ın yukardaki sözünü naklettikten sonra: Lakin Aişe' ye, umre
menasikini yanda bıraktığı için kurban lazım olmuştu. Nitekim Müslim'in Cabir
(r.a.)'den rivayet ettiği bir hadiste Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in Kurban bayramı
günü Aişe (r.anha) yerine bir sığırı kurban ettiği bildirilmiştir, der.
Nevevi de: Aişe
(r.anha) hacc-ı kıran ettiği için kendisine kurban vacib olur. Bu itibarla
"Aişe'ye ne kurban, ne sadaka ne de oruç (borcu) olmadı" mealindeki
cümlenin zahiri manası müşkildir. Anılan cümle şöyle yorumlanabilir: Yani güzel
koku sürünrnek, yüzü örtrnek, saç kesrnek, tırnak kesrnek gibi ihramlı kimseye
yasak olan suçlardan herhangi birisi Aişe tarafından işlenmemiştir. En seçkin
yorum budur, der.